İnternet Yasakları

Bugünlerde internetle ilgili herkesin gündeminde blogger'a konulan mahkeme kararıyla erişim yasağı.

Geçtiğimiz yıl wordpress.com bu sene önce youtube ve şimdide blogger yasakların ardı arkası kesilmiyor.

İnternet dünyasının içinde bulunan herkes yasakları kendince yorumlamakta kimileri yasaları, kimileri site yöneticileri, kimileri ise kullanıcıları suçlamaktadır.

Ülkemizde henüz tam anlamıyla internet yayıncılığını düzenleyen geniş kapsamlı bir yasa olmayışıda olayları iyice içinden çıkılmaz hale getirmektedir.
İnternet sitelerine erişim yasağı koymak bir çözüm olmayacağı gibi, internette açıkça yasalara aykırı eylemlerde bulunanların yayınlarına izin vermekte imkansız bulunmaktadır. Bu nedenle internet yayıncılığı düzenleyen, sap ile samanı ayırt eden, herkesi değil sadece suçluyu cezalandıran bir internet yayıncılığı yasasına acilen ihtiyaç bulunmaktadır.

Yaklaşık 10 senedir ülkemizde aktif olarak işleyen internet yayıncılığının bu kadar uzun bir süre geçmesine rağmen hala yasa ile tam olarak düzenlememiş olması sorunların en büyük nedenidir.

Devlet kadrolarında bu konuda uzman kişiler olmasa dahi yasa düzenleme aşamasında ülkemizde intenet yayıncılığı konusunda uzman kişilerden ve uluslararası alandaki internet yasalarından faydalanılarak güncel bir internet yayıncılığı yasası oluşturulabileceği kanaatindeyim. Ayrıca bu yasada olması gereken en önemli unsurunda sitelerin değil kişilerin cezalandırılması olacağı kanaatindeyim. Yasaya aykırı yayın yapan bir şahsın sitesini kapattığınızda 2 gün sonra farklı bir siteyle eylemine yine devam edebilmekte ve bu şekilde uygulanan cezanın hiçbir anlamı kalmamaktadır, ancak kişilerin cezalandırılacağı sistemde yasa dışı yayın yapan site sahibi hapis yada para cezasına maruz kaldığında aynı eylemi tekrarlama ihtimali oldukça düşecek yada tamamen ortadan kalkacaktır.

Tüm detaylarıyla düşünülüp incelenerek hazırlanmış bir internet yayıncılığı yasası ile yasaksız hür bir internet ortamına en kısa sürede kavuşmak dileğiyle.......

Herkese Bir Web Sitesi!

Günümüzün en büyük paylaşım ve iletişim araçlarından biri internet. Her ne kadar ülkemizde tam olarak düzenlenmiş detaylı bir yasa ile kontrol altına alınmış olmasada gayet düzenli bir şekilde işleyen bir yapıya sahip bulunmaktadır.

Modern dünyanın gereksinimleri ve kişisel zevklerimiz bir araya gelince bir web sitesi sahibi olmak kaçınılmaz gibi görünüyor.

Gerek blog şeklinde web sayfası dağıtan yayıncılardan edinilecek bir web sayfası gerekse kendi imkanlarımızla yayınladımız bir web sitesi aracılığı ile, duygu, düşünce, bilgi, resim, yazı, makale vb.
birçok bilgiyi okurlarımızla paylaşabilir, paylaştığımız konularda okurların yorumlarını alabilir ve sürekli paylaşımda bulunabileceğimiz bir sosyal ağ oluşturabiliriz.

Dünyanın bir ucundaki insanlara bir tık kadar yakın olabilmek, farklı kültürlerden farklı bilgileri arşivimize aktarabilmek eşsiz bir duygu olsa gerek.

Bana göre internet içi bilgi ile dolu sonsuz bir okyanus, web sitelerimiz ise bu okyanustan işimize yarayanları alıp depoladığımız bir arşivdir.

İşte bu okyanusun nimetlerinden yoksun kalmamak için herkese bir web sitesi diyorum ve sizleri en kısa sürede kendi web sitenizi kurarak okyanusa açılmaya davet ediyorum.

İnternet Aşkları!..

Aşkın interneti mi olur demeyin!..Bal gibide olur.) Bugünün iletişim kaynağı internet. Her türlü iletişimimizi,alışverişlerimizi,sosyalliğimizi ve bunun gibi bir sürü insani ihtiyaçlarımzı internet karşılayabiliyorsa aşk,ilişki,sevgili,..ihtiyaçlarımızı neden karşılamasın ki...Ki, bunlara hizmet eden bir sürü "arkadaşlık,evlilik,ilişki,..." siteleri var. Buralarda da arz-endam eden insanların da amaçları aşk,ilişki,macera yaşamak veya evlenmektir.
Bir sürü reel örnekleri de var zaten. Yoksa o sitelerde neden bu kadar zaman harcansın ki; bişeyler yaşamak istenmese.

Buraya kadar herşey olabilir görünüyor. Sorun nerede diyorsanız? GÜVEN sorunu diyor herkes. Yahu toplumun içinde ne kadar güvenilir insanlar var? İlişkilerimiz ne kadar samimi ve sahici.? Reelin içinde aldatma,ihanet,...benzer bir sürü olumsuzluklar yaşanmıyor mu? İnternetteki insanlar bu toplumun içindeki insanlar değil mi? İnternette aldatayorsa,ihanet ediyorsa, reel hayatta sanki farklımı davranır...Kişiliği ile ilgili bir durumdur o.

İnternet yelpazayi oldukça geniş tutuyor. Dar çevreden sizi dünya insanlarıyla buluşturyor. Alternatiflerinizi çoğaltıyor,seçme şansınız a rtıyor. Önemli olan sanalı amaç değil araç olarak kullanabilme. Yani tanışma adına araç olsun internet bizlere.Sonrası normal insanlar gibi reel hayatta devam edebilmeli...Edemiyor sa,orada sağlıklı bir durum yoktur. Hasta ruhlar vardır demektir.Aman dikkat işte bunlara!..

Aşkın nerede,nezaman geleceği belli olmaz,geldi mide dolu dolu,gönlünce yaşanması gerektiğini düşünürüm.

İnternet aşkları da SAHİCİ,GERÇEK,SAMİMİ olabilir. Yeterki doğru insan olsun karşınızdaki ve siz.

sevgiler..

Örneğin BEN :D
Evden bilgisayar üzerinden iş yapıyorsanız, işinizi tam ve düzenli hızda yapmalısınız. Aksi takdirde kendinizi sürekli bir şeyleri düzeltmeye vermek zorunda kalırsınız ve para kazanamazsınız.

Evden bilgisayar işini yok eden bazı yaygın hatalar vardır ve bu hatalar insanları yeniden ofislere çeker.

1. Hala çevirmeli ağ sahibi birçok insan var. Eğer bulunduğunuz bölgede yüksek hızda internet bağlatma imkanınız varsa bu değişikliği hemen yapmalısınız.


Evden çalışırken web sayfalarının açılması için uzun süre bekleyemezsiniz. Kaybettiğiniz zamanı yıllık bazda hesaba aldığımızda sizin için büyük bir kayıp anlamına gelebilir.

Eğer bölgenizde yüksek hızda internet imkanı yoksa bir internet kardı almayı düşünebilirsiniz. Bazı telefon şirketleri, dünyanın her yerinden internete bağlanmanızı sağlayan bu kartlardan satmaya başladı.

2. İnternet üzerinden pazarlama yapan insanlar, mesela program satanlar, bir posta listesi oluşturmadıklarında büyük bir hata yapmış olurlar. İnternet üzerinden evden para kazanmanın en basit yollarından biri de hemen bir e-posta listesi oluşturmak ve insanlara teklifler sunmaktır.

Pazarlama satıcıları, bir program tarafından sunulan çeşitli web siteleri olduğu zaman hatalar yaparlar. Bu sayfaların büyük kısmı, sizin hiçbir değişiklik yapamayacağınız sayfalardır. Bu da demektir ki kendiniz bir üyelik formu hazırlayamaz ve posta listesi oluşturamazsınız ve eğer kendi web sayfanızı hazırlamazsanız bu büyük bir hata olur.

3. Birçok insan bilgisayar kullanmaya hala adapte olamamıştır ve gerçekten de temel bilgisayar eğitimine ihtiyaçları vardır. Bu herhangi biri için yardımcı olacak bir şeydir ama evden çalışanlar için bir gerekliliktir.

En azından Microsoft Excel, Microsoft Word gibi programları kullanmayı, e-posta alıp göndermeyi, eklenti göndermeyi, resim göndermeyi ve hatta temel HTML bilgisini öğrenmeniz gerekmektedir.

Eğer evden bilgisayar üzerinden iş yapıyorsanız işte üzerinde düşünmeniz için birkaç ipucu. İnternet sunduğu çeşitli videolar, bloglar ve diğer sosyal medyayla çok iyi bir eğitim imkanı sunar.

Eğer birkaç temek bilgisayar becerisi edinmezseniz evden çalışarak para kazanmak için boşuna uğraşmanıza gerek yoktur.
Seo araçlarının Türkiyedeki Adı:

Bu konumuzda Zeytech.com sitesinden bahsedeceğim. Birçok webmaster ldığı backlinleri sitesinin rankını ve daha birçok şeyi öğrenmek için bazı araçlara ihtiyaç duyar. Fakat çoğu sitede bu araçlar aylık üyelik karşılığı kullanılmaktadır. Örneğin en iyi seo araçlarının sahibi olan Seomoz.org aylık 79$ karşılığında araçlarını kullanmanıza izin veriyor.-bu paraya değiyor- Fakat zeytech tamamen özgün bir tasarıma ve içeğie sahip.
Ayrıca tüm araçları ücretsiz. Zeytech siteside ne yazıkki açılıp kapanıyor. Yani ne yaptığı belli değil.

Arama Motorları:

Arama motorları bölümünde toplam 16 araç bulunuyor. İşte O araçlar:

Google Pagerank Sorgulama

Sitenizin Google Pagerank değerini gösterir

Google Datacenter Pagerank Sorgulama

Sitenizin 128 Datacenter'daki Pagerank değerini gösterir

Google Çoklu Pagerank Sorgulama

Aynı anda 100 sitenin Pagerank değerini gösterir

Google Sahte Pagerank Sorgulama

Sitenizin Google Pagerank değerinin gerçekliğini araştırır

Google Gelecek Pagerank Değeriniz

Sitenizin gelecekteki Google Pagerank değerinizi gösterir

Google Pagerank Monitor

Sitenizdeki tüm linklerin Pagerank değerini gösterir

Google Pagerank Hesaplama

Verdiğiniz değerlere göre Google Pagerank hesabı yapar

Google Backlink Sorgulama

Sitenizin Google' daki backlinklerini gösterir

Google Top 10 Analiz

Belirleyeceğiniz kelimedeki ilk 10 siteyi analiz eder

Google Kelime Arama

Herhangi bir kelimenin günde kaç kez arandığını gösterir

Google Sıralamanızı Bulun

Verdiğiniz kelimede Google' da kaçıncı sıradasınız?

Web Sitenizin Rank Değerleri

Sitenizin rank değerleri ve backlink sayılarını gösterir

Yahoo Sıralamanızı Bulun

Verdiğiniz kelimede Yahoo' da kaçıncı sıradasınız?

Yahoo WebRank Sorgulama

Sitenizin Yahoo WebRank değerini gösterir

Google' daki Kelimelerim

Google hangi kelimelerden sitenize trafik gönderiyor öğrenin.

Site Trafik Gösterici

Ziyaretçilerinizin sizden önce - sonra gezdiği siteleri öğrenin.(Çalışmıyor)

Seo Optimizasyon:

Seo optimizasyon bölümündeki araçlarla sitemiz daha üstlerde çıkmasını sağlayabiliriz. Bu araçlar toplam 6 tanedir:

Anahtar Kelime Yoğunluğu

Sitenizdeki kelimelerin yoğunluğunu analiz eder

Link Yoğunluğu

Sitenizde bulunan linklerin yoğunluğunu analiz eder

Meta Tag Analiz - Anchor Text

Sitenizdeki anchor textleri analiz eder

Meta Tag Analiz - Image Text

Sitenideki image textleri analiz eder

Site İçi Link Analizi

Sitenizde, sitenizin iç sayfalarına verdiğiniz linkleri analiz eder

Site Dışı Link Analizi

Sitenizden, diğer sitelere verdiğiniz linkleri analiz eder

Dns-Domain ve Diğer Araçlar:

Bu alanda sitenizin ping durumunu öğrenebilir ayrıca domaininizin banlanıp banlanmadığını da öğrenebilirsiniz!

Domain Alanadı Whois

Alanadınızın whois bilgilerini gösterir

Domain Alanadı Sorgulama

Belirleyeceğiniz kelimede 14 farklı uzantıda alan adı sorgular

Domain Alanadı Önerileri [Kapalı]

İstediğiniz kelimelerde alan adı önerisi gösterir

Düşecek Domain Alanadı Listesi

Düşecek ve silinecek domain alanadlarını listeler

Reverse Ip

Sitenizin bulunduğu ip' de barındırılan diğer siteleri gösterir

Ip Whois

Belirleyeceğiniz bir ip' nin whois bilgilerini gösterir

Full Dns Lookup

Ip' nin veya alanadının ns, mx değerlerini gösterir

Ping (16 Paket)

Ip' nin veya alanadının ping sürelerini gösterir

Http Üst Bilgisi

Sitenize ait http üst bilgisini gösterir

Ip Şehir Ülke Öğrenme

Belirleyeceğiniz bir Ip' yi harita üzerinde gösterir

Diğer Araçlar

Meta Tag Oluşturma

Siteniz için meta tag oluşturur

Kaynak Kodu Gösterimi

Belirleyeceğiniz bir sitenin kaynak kodunu gösterir

Google Pagerank Butonu

Sitenize Google Pagerank butonu ekleyin.(Bence sitenize eklemeyin çünkü site gelgitli)

GoogleBot Son Erişim Tarihi

GoogleBot' un sitenizi en son ne zaman indexlediğini öğrenin. (Bence sitenize eklemeyin çünkü site gelgitli)
Bir çok webmaster, internette web 2.0 için icon arayışındadır.bu konuda güzel bir araştırma yapılmış ve 40 tane ikon kaynağı siteyi bir araya toplamış. Ben de sizlere Türkçe ifadeler ile sunmaya çalışacağım.

1. Fam Fam Fam (www.famfamfam.com/lab/icons/)

Fam Fam Fam

2. Brand Spanking New (www.brandspankingnew.net/archive/2006/12/hohoho.htm)

Brand Spanking New

3. Pinvoke (www.pinvoke.com/)

Pinvoke

4. Sweetie (www.sweetie.sublink.ca/)

Sweetie

5. Random Jabber (www.randomjabber.com)

Random Jabber

6. İki Tonlu İkonlar (www.2pt3.com/news/twotone-icons-for-free/)

Two Tones Icons

7. Exploding Boy (http://www.exploding-boy.com)

Exploding Boy

8. Strawbee (www.strawbee.com)

Strawbee

9. kurumizawa (http://kurumizawa.deviantart.com)

kurumizawa

10. N Design (www.ndesign-studio.com)

N Design

11. Gri Tonlu İconlar (www.e-lusion.com/design/greyscale/)

Greyscale

12. Minimal Iconlar 1.8.6 (http://sryo.deviantart.com)

Minimal Icons 1.8.6

13. ASP NET Icons (www.aspneticons.com/)

ASP NET Icons

14. BS-Markup (www.bs-markup.de/iconsets)

BS Markup

15.Fast Icons (www.fasticon.com/freeware/

Fast Icons

16. Glyph Lab (www.glyphlab.com/)

Glyph Lab

17. Graphic Push (www.graphicpush.com/icons)

Graphic Push

18. Pixeley (http://www.websiteicons.net/)

Pixeley

ve devamı…

Icon Arama Motorları

Referans Linklere Eklendik..

Merhaba,
www.hitlen.net Hit Dağıtma Sitesinin Referanslarına Eklendik.Referans Kodundaki Resimden Sonra Sitemizin Reklamı Geliyor :)
İşte Örnek;


TeknoGrafya Ekibi.
Domuz gribi salgınından internet de etkilenecek... Tatiller sebebiyle zamanı internette geçirmesi ağlarda aşırı yüklenmeye neden olabilir.
H1N1 virüsü tüm dünyada yayılmaya devam ediyor. Türkiye’de bazı illerde okulların tatil olmasına neden olan grip salgını ABD’de her geçen gün daha fazla öğrenci ve çalışanı eve mahkum ediyor. Amerika’da yayımlanan bir rapor salgının başka bir olası etkisini ortaya koydu. Rapora göre çok sayıda insanın hastalık nedeniyle evde kalması ve bu zamanı internette geçirmesi ağlarda aşırı yüklenmeye neden olabilir. ABD’de kamu harcamalarını kontrol eden The Government Accountability Office’in yayımladığı rapora göre hastalık salgın durumuna geçmesi ve internet kullanımının artması ile yerel ağlar çökebilir.


HAZRET-İ EBÛ BEKİR -radıyallâhu anh- (632-634)




“Allâh ile mahlûkâtından hiçbiri arasında bir neseb bağı yoktur. Allâh’a yakınlık, ancak O’na itaat ve emirlerine tâbî olmakla mümkündür.”


***


“Allah, kulunun amelsiz sözünden râzı olmaz.”


***


“Çok söz, kişiyi unutkan yapar.”

***


“NE SÖYLEDİĞİNİ, NE ZAMAN SÖYLEDİĞİNİ VE KİME SÖYLEDİĞİNİ İYİ DÜŞÜN!”
***

“Hakk’ı tanıyan âriflerin kölesi ol!”

***

“Sana yol göstermek isteyenden hâlini gizleme! Aksi takdirde kendini aldatırsın.”

***

“Kendini ıslah et ki insanlar da sana karşı iyi davransınlar.”

***

“Dört kimse Allâh’ın sâlih kullarındandır:
1. Tevbe eden kişiyi gördüğü zaman sevinen.
2. Günahkârların affı için Rabbine yalvaran.
3. Din kardeşine gıyâbında duâ eden.
4. Kendinden muhtaç kişiye yardım ve hizmette bulunan.”

***

“Benim nezdimde sizin en kuvvetliniz, hakkını alıncaya kadar, zayıf olan kimsedir. En zayıfınız da ondan başkasının hakkı alınıncaya kadar, güçlü kimsedir.”

***

“Îman sadece câmilerde, mal cimrilerde, silah korkaklarda, yetki zayıflarda olursa işler bozulur.”

***

“Akıllı kimse takvâ sâhibi olan, akılsız da zâlim olandır.”

***

“Allah Teâlâ Kur’ân-ı Kerîm’de vereceğini va’dettiği mükâfâtı azap ile birlikte zikretti ki bu vesîleyle kul ibâdete rağbet etsin ve azaptan korksun."

***

“Bir hayrı kaçırırsan onu yakalamaya çalış, elde edince de onu geçmeye bak, daha güzelini yapmaya gayret et!”

***

“İnsanlara iyilik etmek, kişiyi âfetlerden ve belâlardan muhafaza eder.”

***

“Şöhretten kaç ki şeref seni takip etsin. Ölüme karşı hazırlıklı ol ki sana hayat verilsin.”

***

“Hiçbir belâ yoktur ki ondan daha kötüsü olmasın.”

***

“Sabırda zarar, hüzün ve telaşta fayda yoktur.”

***

“Sabır îmânın yarısı, yakîn ise tamamıdır.”

***

“Allah’tan âfiyet isteyiniz. Hiç kimseye yakînden (kat’î bir îmandan) sonra âfiyetten daha fazîletli bir şey verilmemiştir.”

***

“Bana göre âfiyette olup şükretmem, imtihan edilip sabretmemden daha makbûldür.”

***

“Dünyâ mü’minlerin pazarı; gece ile gündüz sermâyeleri; güzel ameller ticâret malları; cennet kazançları; cehennem de zararlarıdır.”

***

“Hazret-i Peygamber’e salevât getirmek günahları, suyun ateşi söndürmesinden daha çabuk yok eder. Ona (muhabbet ve ihlâsla) selâm göndermek pek çok köle âzâd etmekten daha fazîletlidir. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’i sevmek ise, riyâzat ve mücâhededen, Allah yolunda kılıç sallamaktan daha üstündür.” (Bağdadî, Târihu Bağdâd, VII, 161)

***

“Allah dostları (mizaçlarına göre) üç sınıftırlar. Her üç sınıf, üçer alâmetle bilinir:
Birinci sınıf (Hak dostları), havf (korku) hâlinde olanlardır. Bunlar;
1. Dâimâ mütevâzıdırlar.
2. Hayır-hasenâtları ne kadar çok olsa da onu az görürler.
3. En küçük hatâlarını bile büyük görürler. (Zîrâ kime karşı günah işlediklerinin farkındadırlar.)

İkinci sınıf (Hak dostları), recâ (ümit) sâhibi kimselerdir. Bunlar da;
1. Her hâl ve hareketlerinde insanlara fazîlet ve güzellikler sergileyerek örnek olurlar.
2. Mallarını Hak yolunda sarf ederek insanların en cömertlerinden olurlar.
3. Allâh’ın kullarına karşı dâimâ hüsn-i zan içindedirler.

Üçüncü sınıf (Hak dostları) ise, aşk ve muhabbet vecdiyle Rabbine ibâdet eden (ârifler)dir. Bunlar da;
1. Sevdikleri şeyleri (Allâh için) infâk ederler.
2. Her hâl ve hareketlerinde Allah rızâsını hedeflerler, bu yüzden câhillerin kınamalarına aldırmaz, onların kaba davranışlarından rahatsız olmazlar.
3. Nefislerine ağır gelen şeyleri nefislerinin muhâlefetine rağmen îfâya çalışırlar; bütün hâl ve hareketlerinde Allâh’ın emir ve nehiylerine itaat ederler.” (İbn-i Haceri’l-Askalânî, Münebbihât, s. 94-95)

***


İşte Hazret-i Ebû Bekir, bu üç sınıf Hak dostlarının bütün hâl ve sıfatlarını kendisinde cem etmiş mübârek bir İslâm şahsiyetiydi. Rabbimiz, O’nun bu hikmetli öğütlerinden lâyıkıyla istifâde etmeyi ve güzel hâllerinden feyz almayı cümlemize nasîb eylesin. Bizleri, onun dostluk halkasına dâhil olanlardan kılsın! Zîrâ dostluğun kaynağına Allah ve Rasûlü’nde erişen Hulefâ-i Râşidîn, Ashâb-ı Kirâm, Hak dostları ve onlara güzelce tâbî olanlar, Rabbimizin lutfuyla ebedî saâdet kervanının bahtiyar yolcularıdır.

Sözlerimize, Ebû Bekir -radıyallâhu anh-’ın şu samîmî niyazlarına gönülden âmîn diyerek son verelim:

“Allâh’ım! Ömrümün en hayırlı devresi sonu, amellerimin en hayırlı kısmı neticeleri, günlerimin en hayırlısı da Sana kavuştuğum gün olsun.”
(Süyûtî, Târîhu’l-Hulefâ, s. 103)

“Allâh’ım! Bana hayırdan lutfettiğin en son şey, rızâ-yı şerîfin ve Naîm Cennetleri’ndeki yüksek dereceler olsun!” (Süyûtî, Târîhu’l-Hulefâ, s. 103)

Âmîn…

Eser : Öyle Bir Rahmet ki
Yazar: Osman Nuri TOPBAŞ
----------------------------------------------------------------------


HAZRET-İ ÖMER -radıyallâhu anh- (634-644)


“Günah işlemekten vazgeçmek, tevbe ile uğraşmaktan daha kolaydır.”

***

“En çok sevdiğim kimse, bana ayıp ve kusurlarımı haber verendir.” (Süyûtî, Târîhu’l-Hulefâ, s. 130)

***

“Çok konuşan, çok yanılır. Çok yanılanın, hayâ duygusu azalır. Hayâ duygusu azalanın, günah ve harama düşme endişesiyle şüphelilerden sakınma titizliği kaybolur. Şüphelilerden sakınma titizliği kaybolanın, kalbi ölür.”

***

“Gaybı iddiâ etmek olmasaydı, beş kimsenin cennet ehli olduklarına şâhitlik ederdim:

1. Çok çocuk sâhibi (olup şükür ve sabır hâlinde) olan fakir.

2. Kocası kendisinden râzı olan (sâliha) kadın.

3. Mehr-i müsemmâsını (yâni nikâh esnâsında iki tarafın da rızâsıyla tâyin edilen mehrini) kocasına tasadduk eden kadın.

4. Baba ve anası kendisinden râzı olan kişi.

5. Günahından (nefret ederek samîmiyetle) tevbe eden kimse…”

***

“Bütün dostları gezdim, gördüm; dili muhafaza etmekten daha iyi dost göremedim.

Bütün elbiseleri gördüm; iffet ve sakınmaktan daha iyi elbise görmedim.

Bütün malları gördüm; kanaatten daha iyi mal görmedim.

Bütün iyilikleri gördüm; nasihatten daha iyisini görmedim.

Bütün yemekleri görüp tattım; sabırdan lezzetlisini görmedim.”

***

“İnsanlarla güzel dostluk kurmak, aklın yarısıdır. Yerinde suâFl sormak, ilmin yarısı; iyi tedbir almak da yaşamanın yarısıdır.”

***
“Âhiret yanında dünyâ nedir ki! Ancak tavşanın bir defâ sıçraması misâli bir şeydir.” (İbn-i Ebî Şeybe, Musannef, VIII, 152)

***
“Fazla lâkırdıyı terk eden kimseye hikmet bahşedilir.

Fazla (tecessüsle) bakmayı terk edenin kalbine tevâzû bahşedilir.

Fazla yemeyi terk edene ibâdet lezzeti bahşedilir.

Fazla gülmeyi terk edene heybet bahşedilir.

Mizahı terk edene izzet bahşedilir.

Dünyâ sevgisini terk edene, âhiret muhabbeti bahşedilir.

Başkasının ayıbı ile meşgul olmayı terk edene, nefsinin ayıplarını ıslah etme hâli bahşedilir.

(Müteâl, yâni idrak ötesi olan) Allâh’ın keyfiyetinde araştırma ve tecessüsü terk edene, nifaktan kurtuluş bahşedilir.”

***

“On şey, on şeysiz düzelmez:

Akıl, iffetsiz; fazîlet, ilimsiz; kurtuluş, korkusuz; sultan, adâletsiz; asâlet ve şeref, edepsiz; ferah, emniyetsiz; zenginlik, sehâvetsiz; fakirlik, kanaatsiz; yücelik, tevâzûsuz; cihâd, tevfiksiz iyileşip düzelmez.”

***
“Merhamet etmeyene merhamet olunmaz, kusurları bağışlamayan bağışlanmaz, affetmeyen kişi affolunmaz, günahlardan korunmaya çalışmayan kimse de korunup takvâya erdirilmez.” (Buhârî, el-Edebü’l-Müfred, s. 415, no: 371)

***

“Duâ, semâ ile arz arasında durur. Rasûlullâh’a salevât getirilmedikçe, Allâh’a yükselmez.”(Tirmizî, Vitr, 21)

***

“Bizim çarşımızda dîni(n ticâret kâidelerini) bilen kimseler satıcılık yapsın.” (Tirmizî, Vitr, 21/487)

***

“Yüze karşı övmek, boğazlamak gibidir.” (İbn-i Kuteybe, el-Mesâil, s. 145)

***

Hazret-i Ömer, vâlilerine şöyle yazmıştır:

“Benim katımda en mühim işiniz namazdır. Kim onu koruyup vakitlerine dikkat ederse, dînini korumuş olur; kim de onu yerine getirmeyip yitirirse, dînini de kısa zamanda yitirir.” (Muvatta’, Vukûtu’s-Salât, 6)

***
Kadı Şurayh, Hazret-i Ömer’e mektup yazarak nasıl hükmedeceğini sordu. Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh- cevâben şöyle yazdı:

“Allâh’ın kitabında olanlarla hükmet. Eğer onda bulamazsan Allah Rasûlü’nün sünnetiyle hükmet. Allâh’ın kitabı ve Rasûlü’nün sünnetinde de bulamazsan sâlihlerin verdiği hükümlerle hüküm ver. Sâlihlerin verdiği hükümler arasında da yoksa istersen devâm et hükmünü ver, istersen geri dur. Geri durup hüküm vermemenin senin için daha hayırlı olduğu kanaatindeyim. Ve’s-selâm.” (Nesâî, Kudât, 11/3)

***

“Zenginlik de fakirlik de aynı şekilde birer binektir. Hangisine bineceğime aldırmıyorum.”

***

“En akıllı kimse, insanların hareketlerini en iyi takdîr edendir.”

***

“Bir kimsenin sorduğu sorudan onun akıl seviyesini anlarım.”

***

“Bugünün işini yarına bırakma!”

***

“İş bir kere geri kalırsa artık hiçbir zaman ilerleyemez.”

***

“Şerri bilmeyen, onun tuzağına düşer.”

***

“Dünyâya az meylet ki hür yaşayasın. (Nefsin esâretine düşmeyesin.)”

***

“İnandığınız gibi yaşamıyorsanız, yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız.”

***

“İnsanları düzeltebilmeniz için önce kendinizi ıslah etmeniz gerekir.”

***

“İnsanların en câhili (ve ahmağı), kendi âhiretini başkasının dünyâsı için satandır.”

***

“Bir iyiliğin şerefi, geciktirilmeden hemen yapılmasındadır.”

***

“Kötü bir işin en gizli şâhidi vicdânımızdır.” [Nitekim Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm-, iyiliğin ne olduğunu sormaya gelen birine; “Kalbine danış! İyilik, kalbinin müsterih olduğu ve yapılmasını tasdik ettiği şeydir. Günah ise içini tırmalayan ve başkaları sana «Yap!» diye fetvâlar verse bile, içinde şüphe ve tereddüt uyandıran şeydir.” buyurmuştur.(İbn-i Hanbel, IV, 227-228)]

***

“Sırrını gizleyen, kendine hâkim olur.”

***

“Şiddet göstermeksizin kuvvetli, zayıflık belirtmeksizin yumuşak ol.”

***

İşte böyle yüce bir kalbî kıvâma ve takvâ hayâtına sâhip olan Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh- dâimâ:

“Ey Allâh’ım! Beni ansızın yakalamandan, gaflet içerisinde bırakmandan ve gâfillerden kılmandan Sana sığınıyorum.” diye duâ ederdi.[31] Akşamları da, elindeki kamçısıyla ayaklarına vurur ve; “Bugün ne yaptın ey Ömer?” diye kendisini hesâba çekerdi.[32] Bu nefs muhâsebesini her akşam kendine vird edinmişti.

Şüphesiz ki bütün bu hassâsiyetler, ondan bize yâdigâr kalan en güzel irşad numûneleridir. Bizler de o mübârek sahâbînin bu güzel hâllerini ve hatıralarını gönlümüze nakşetmeli ve sık sık; “Bugün Allâh için ne yaptım?” diyerek kendimizi vicdan muhâsebesine çekmeliyiz. Maddî ve mânevî vazîfelerimizde gaflet, ihmâl, atâlet ve tembellik göstermekten titizlikle sakınmalıyız. Rabbimizin huzûrunda hesaba çekilmeden evvel kendimizle hesaplaşmalıyız.

Rabbimiz, âhiretteki hesâbımızı kolay getirsin. Îman ve güzel ahlâk iklîminde amel-i sâlihlerle dolu bir dünyâ hayâtı yaşayıp ebedî hayâtın saâdetiyle gönüllerimizi mes’ûd eylesin. Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-’ın “Fârûk” sıfatından gönüllerimize bir nasip ihsân eylesin!

Âmîn…

Eser : Öyle Bir Rahmet ki
Yazar: Osman Nuri TOPBAŞ
------------------------------------------------------

HAZRET-İ OSMAN -radıyallâhu anh- (644-656)

“En akıllı insan; nefsini hesaba çeken, onu iyi idâre eden, ölümden sonrası için amel işleyen ve kabir karanlığı için Allâh’ın nûrundan istifâde edendir.”



***

“Kul, gözleri gördüğü hâlde Allâh’ın kendisini âmâ olarak diriltmesinden korksun! Hikmetten anlayana mânâlı bir söz kâfîdir. Mânen sağır olanlar, zaten hakkı duyamazlar…”


***

“Beş şey müttakîlerin (sâlihlerin) alâmetidir:
1. Dînî gayret içinde olanlarla beraber olmak.
2. Nefsini ıslâh edip diline hâkim olmak.
3. (Allah sevgisini unutturan) dünyâlıklardan nefsine hoş gelen bir şeye eriştiğinde onun zarar-ziyanını ayırt edebilmek, dinden kendisine az bir şey bile nasip olduğunda onu da ganîmet bilmek.
4. Haram karışır endişesiyle midesini helâlden (de olsa) doldurmamak (ve riyâzat içinde yaşayabilmek).
5. Bütün insanların kurtulduğunu, yalnız kendisinin mahvolduğunu düşünmek.”


***

“Gerçek mü’min altı çeşit korku içindedir:
1. Îmânını kaybetme korkusu.
[Zîrâ âyet-i kerîmelerde buyrulur:
“Rabbimiz! Bizleri hidâyete erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme!..” (Âl-i İmrân, 8)
“Ey îmân edenler! Allah’tan, O’na yaraşır şekilde korkun ve ancak müslümanlar olarak can verin.” (Âl-i İmrân, 102)]
2. Kıyâmet günü kendisini rüsvâ edecek şeylerin melekler tarafından yazılması korkusu.
[Âyet-i kerîmede buyrulur:
“İşte o gün (yer) Rabbinin ona bildirmesiyle bütün haberlerini anlatır.” (ez-Zilzâl, 4-5)]
3. Amelinin şeytan (aleyhi’l-lâ’ne) tarafından boşa çıkartılması korkusu.
[Âyet-i kerîmelerde buyrulur:
“(İblis) dedi ki: Rabbim! Beni azdırmana karşılık ben de yeryüzünde onlara (günahları) süsleyeceğim ve onların hepsini mutlaka azdıracağım! Ancak onlardan ihlâslı kulların müstesnâ.” (el-Hicr, 39-40)]
4. Ölüm meleği Azrâil’e gaflet içindeyken ve ansızın yakalanma korkusu.
[Âyet-i kerîmede buyrulur:
“Ve sana yakîn (ölüm) gelinceye kadar Rabbine ibâdet et!” (el-Hicr, 99)
Hadîs-i şerîfte buyrulur:
“Kişi yaşadığı hâl üzere ölür ve öldüğü hâl üzere haşrolunur.” (Müslim, Cennet, 83; Münâvî, V, 663)
Nitekim Hazret-i Osman -radıyallâhu anh- Kur’ân ile yaşadı, Kur’ân’ı infâk etti ve Kur’ân okurken şehîd edilerek rahmet-i Rahmân’a kavuştu.]
5. Dünyâ ile mağrur olup, âhiretten gâfil kalma korkusu.
[Âyet-i kerîmede buyrulur:
“…Bu dünyâ hayâtı, aldatma metâından başka bir şey değildir.” (Âl-i İmrân, 185)]
6. Çoluk-çocuğuyla fazlaca meşgûliyete dalıp Allah Teâlâ’nın zikriyle yeterince meşgul olamama korkusu.”
[Âyet-i kerîmede buyrulur:
“Biliniz ki, mallarınız ve çocuklarınız birer imtihan sebebidir ve büyük mükâfat Allah katındadır.” (el-Enfâl, 28)]


***

“Muhakkak ki dünyâ fânî, âhiret ise bâkîdir. Fânî olan sizi şımartıp azdırmasın, bâkî olandan alıkoymasın. Siz, bâkîyi fânî olana tercih ediniz. Dünyâ sonludur, dönüş Allâh’adır. Allah’tan korkunuz.”
(İbn-i Ebi’d-Dünyâ, Mevsû‘a, I, 77)


***
“Ecel gelip çatmadan yapabileceğiniz iyiliği hemen yapınız.”


***


Cenâb-ı Hak bu hikmet dolu nasîhatlerin muktezâsıyla amel edebilmeyi ve o güzîde sahâbînin şefâatine erebilmeyi nasîb eylesin. Onun sevgisini gönüllerimize nakşederek âhirette dostluk ve komşuluğuna mazhar eylesin!
Âmîn…


Eser : Öyle Bir Rahmet ki
Yazar: Osman Nuri TOPBAŞ
---------------------------------------------------------------------------------


HAZRET-İ ALİ -radıyallâhu anh- (656-661)

“Düşündürücü ve hikmetli sözlerle ruhlarınızı dinlendirin. Zîrâ bedenlerin yorulduğu ve zayıfladığı gibi ruhlar da yorulur.”

***

“Huşûsuz kılınan namazda, dilin âfetlerinden ve boş şeylerden sakınmaksızın tutulan oruçta, Kur’ân’ı tefekkürsüz okumakta, kalbe nakşolmayan ilimde, infâk edilmeyen malda, zor günlerde gösterilmeyen kardeşlikte, şükredilmeyen nîmette, gönülden edilmeyen ihlâssız duâda hayır yoktur.”

***

“İnsanlar bilmedikleri şeyin düşmanıdır.”

***

“Cennet cömertlerin, cehennem câhillerin yeridir.”

***

“Âlimlere; «Niçin öğretmediniz?» sorusu sorulmadan câhillere; «Niçin öğrenmediniz?» sorusu sorulmayacaktır.”

***

“Cenneti arzulayan, hayırlara koşar. Ateşten korkan, şehvetlerden sakınır. Öleceğine inananın, nefsânî ve şehvânî lezzetleri yıkılır. Dünyâyı bilene, musîbetler zâhir olur.”

***
“Namus, güzelliğin sadakasıdır.”

***

“Dinde edep ve mürüvvet, akl-ı selîmin meyvesidir.”

***

“Aklı tam olanın, sözü az olur.”

***

“Sözlerinin amellerinden sayıldığını bilen kimse, az konuşur ve ancak kendisini ilgilendiren şeyleri söyler.”

***

“Soruluncaya kadar susmak, susturuluncaya kadar söylemekten hayırlıdır.”

***

“Alçakça söylenen söze karşılık vereyim deme, çünkü o sözün sâhibinde onun gibi daha nice düşük sözler vardır. Cevabına yine onlarla cevap verir.”

***

“Câhil ile sakın latîfe etme. Dili zehirli olduğundan gönlünü yaralar.”

***

“İnsanlara anlayacakları şekilde konuşunuz.”

***

“Eğrinin gölgesi de eğri olur.”

***

“Allâh’ın kullarına karşı hüsn-i zan sâhibi ol. Böyle olursan birçok yorgunluktan kurtulursun.”

***

“Yanında Allâh’ın, Rasûlullâh’ın ve evliyânın sünneti olmayan kimsenin elinde hiçbir şey yok demektir. Allâh’ın sünneti, sırrı gizlemek; Rasûl’ün sünneti, insanlar arasında güzel ahlâk ile idâre yolunu bulmak; evliyânın sünneti de, insanlardan gelen eziyetlere katlanmaktır.”

***

“Bir adamla dost olmak istersen (önce) onunla muayyen bir mesâfede kal; bu durumda iken sana normal davranırsa dostluğunu sürdür, yoksa vazgeç.”

***

“Kalbi düşmanlıklarla meşgul olan kişi, faydalı işler yapamaz. Çünkü kalb, iki zıt meşgûliyeti bir arada bulunduracak kadar geniş değildir.”

***

“Mü’minin tebessümü yüzünde, hüznü ise kalbindedir.”

***

“Nîmetin tamamına erişmek, İslâm üzere ölmektir.”

***

“Övünmek Âdemoğlunun neyine ki?! Evveli nutfe, sonu ise cîfedir! Kendi rızkını dahî yaratamadığı gibi, kendini helâkten de kurtaramaz.”

***

“Hayat iki günden ibarettir. Bir gün lehine (yâni sana tebessüm hâlinde), bir gün de aleyhine (yâni hüzün içinde)dir. Gün lehine olduğunda şımarma, aleyhine olduğunda da daralıp feryâd ü figân etme!”

***

“Bugün amel işleme günüdür, hesap yoktur. Yarın ise hesap vardır, amel işleme imkânı yoktur.”

***

“Nefesler, ecele doğru atılan adımlardır.”

***

“Dört şey devâm ettiği müddetçe din ve dünyâ, huzur ve selâmetle ayakta duracaktır:

1. Zenginler, kendilerine verilen mal ile cimrilik etmedikçe.

2. Âlimler, öğrendikleri ve bildikleri şeyle amel ettikçe.

3. Câhiller, bilmedikleri şeyle kibirlenmedikçe.

4. Fakirler de âhiretlerini dünyâlarına satmadıkları müddetçe.”

***

“Zenginlerin, Allah katındaki mükâfâtı taleb ederek tevâzu göstermeleri ne güzeldir. Bundan daha güzeli ise, fakirlerin Allâh’a tevekkül ederek zenginlere karşı müstağnî davranmalarıdır.”

***

“Mahrûmiyet, minnet altında kalmaktan daha hayırlıdır.”

***

“İffet, fakirliğin; şükür de zenginliğin süsüdür.”

***

“Cimrilik bütün kötü ahlâkı kendinde toplar.”
(Bu hakîkatin mefhûm-ı muhâlifince; merhamet, cömertliği; cömertlik, tevâzûyu; tevâzû da hizmeti beraberinde getirir.)

***

“Yoksul düştüğün zaman sadaka vererek Allâh ile ticâret yap. Eline nîmet geçtiği zaman çok şükret! Sakın az şükürle Allâh’ın nîmetlerini elinden kaçırma!”

***

“Dünyânın; nîmetlerinden İslâm nîmeti sana kâfîdir. Meşgûliyetlerinden, tâat meşgûliyeti sana kâfîdir. İbretlerinden, ölüm ibreti sana kâfîdir.”

***

“İlim, en hayırlı mirastır. Edep, en hayırlı sanattır. Takvâ, en hayırlı azıktır. İbâdet, en hayırlı sermayedir. Sâlih amel, en hayırlı rehberdir. Güzel ahlâk, en hayırlı yakın dosttur. Hilim, en hayırlı yardımcıdır. Kanaat, en hayırlı zenginliktir. Ölümü tefekkür, en hayırlı uslandırıcıdır.”

***

“Amel-i sâlih gibi ticâret, sevap gibi kazanç, Allâh’ın tevfîki gibi fayda, tevâzû gibi asâlet, ilim gibi şeref, şüphelilerden uzak durmak gibi verâ, güzel ahlâk gibi Allâh’a yakınlık, farzları edâ gibi ibâdet, tedbir gibi akıl, birlik ve beraberlik gibi insanı kendini beğenmekten uzak tutan başka bir haslet yoktur.”

***

“Amellerin en güç olanı dört haslettir:

1. Öfkeli anda affetmek.

2. Muhtaçken de cömert davranmak.

3. Kapalı ve tenha yerlerde nefsin şerrinden korunmak.

4. Korktuğu veya bir menfaat umduğu kimseye karşı da doğru söylemek.”

***

“Küçük musîbetleri büyük göreni, Allah büyük musîbetlere mübtelâ kılar.”

***

“Mal, nefsânî arzuların hammaddesidir. (Nefsânî ve dünyevî) arzular, sıkıntıların anahtarıdır. Hased de boş yorgunluğun bineğidir.”

***

“(Dünyevî) arzu ve ümitler, basîretli kimseleri bile âmâ eder.”

***

“Kişinin kıymeti, istek ve arzularının kıymeti kadardır.”

***

“Kim nefsin bitmek bilmeyen istek ve arzularının zebûnu olursa, amelleri de kötü olur.”

***

“Nasîb, kendisine gelmeyene de gider.”

***

“Canlarınız için cennetten başka bir karşılık ve değer yoktur. Öyleyse canlarınızı ancak cennet karşılığında satın!”

***

“Allah dostları o kişilerdir ki, insanlar dünyânın zâhirî görünüşüne baktıkları zaman onlar, dünyânın içyüzünü görürler.”

***

“Bir kul, Allâh’ın katındakine kendi elindekinden daha fazla güvenmezse îmânı kâmil olmaz!”

***
Rabbimiz, bu hikmetli sözleri lâyıkıyla idrâk edip muktezâsıyla amel edebilmeyi nasîb eylesin. Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm-’ın en yakın dostları olan dört büyük halîfenin muhabbetini gönüllerimizden eksik eylemesin. Âhirette bizleri onlarla birlikte haşr u cem eylesin!

Hiç şüphesiz ki o mübârek sahâbîler ile âhiretteki beraberlik, daha bu dünyâda başlar. Onlarla bugün dost olabilirsek ve bu dostluğun hukûkuna riâyet edebilirsek -inşâallah- yarın kıyâmette onların yakınlığına mazhar oluruz.

Rabbimiz Hulefâ-i Râşidîn’in güzel ahlâkı ile ahlâklanmayı cümlemize nasîb eylesin. Şefâatlerine nâil buyursun!

Âmîn…  
 
 
Hz. Mevlana'nın Hayatı

Hz. Mevlana Kimdir, Hz. Mevlana Hayatı, Hz. Mevlana Biyografisi


Mevlâna 30 Eylül 1207 yılında bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan Ülkesi'nin Belh şehrinde doğmuştur.
Mevlâna'nın babası Belh Şehrinin ileri gelenlerinden olup, sağlığında "Bilginlerin Sultânı" ünvanını almış olan Hüseyin Hatibî oğlu Bahâeddin Veled'tir. Annesi ise Belh Emiri Rükneddin'in kızı Mümine Hatun'dur.

Sultânü'I-Ulemâ Bahaeddin Veled, bazı siyasi olaylar ve yaklaşmakta olan Moğol istilası nedeniyle Belh'den ayrılmak zorunda kalmıştır. Sultânü'I-Ulemâ 1212 veya 1213 yılllarında aile fertleri ve yakın dostları ile birlikte Belh'den ayrıldı.

Sultânü'I-Ulemâ'nın ilk durağı Nişâbur olmuştur. Nişâbur şehrinde tanınmış mutasavvıf Ferîdüddin Attar ile de karşılaştılar. Mevlâna burada küçük yaşına rağmen Ferîdüddin Attar'ın ilgisini çekmiş ve takdirlerini kazanmıştır.

Sultânü'I Ulemâ Nişabur'dan Bağdat'a ve daha sonra Kûfe yolu ile Kâ'be'ye hareket etti. Hac farîzasını yerine getirdikten sonra, dönüşte Şam'a uğradı. Şam'dan sonra Malatya, Erzincan, Sivas, Kayseri, Niğde yolu ile Lârende'ye (Karaman) geldiler. Karaman'da Subaşı Emir Mûsâ'nın yaptırdıkları medreseye yerleştiler.

1222 yılında Karaman'a gelen Sultânü'/-Ulemâ ve ailesi burada 7 yıl kaldılar. Mevlâna 1225 yılında Şerefeddin Lala'nın kızı Gevher Hatun ile Karaman'da evlendi. Bu evlilikten Mevlâna'nın Sultan Veled ve Alâeddin Çelebi adlı iki oğlu oldu. Yıllar sonra Gevher Hatun'u kaybeden Mevlâna bir çocuklu dul olan Kerrâ Hatun ile ikinci evliliğini yaptı. Mevlâna'nın bu evlilikten de Muzaffereddin ve Emir Âlim Çelebi adlı iki oğlu ile Melike Hatun adlı bir kızı dünyaya geldi.

Bu yıllarda Anadolunun büyük bir kısmı Selçuklu Devleti'nin egemenliği altında idi. Konya'da bu devletin baş şehri idi. Konya sanat eserleri ile donatılmış, ilim adamları ve sanatkarlarla dolup taşmıştı. Kısaca Selçuklu Devleti en parlak devrini yaşıyordu ve Devletin hükümdarı Alâeddin Keykubâd idi. Alâeddin Keykubâd Sultânü'I-Ulemâ Bahaeddin Veled'i Karaman'dan Konya'ya davet etti ve Konya'ya yerleşmesini istedi.

Bahaeddin Veled Sultanın davetini kabul etti ve Konya'ya 3 Mayıs 1228 yılında ailesi ve dostları ile geldiler. Sultan Alâeddin kendilerini muhteşem bir törenle karşıladı ve Altunapa (İplikçi) Medresesi'ni ikametlerine tahsis ettiler.

Sultânü'l-Ulemâ 12 Ocak 1231 yılında Konya'da vefat etti. Mezar yeri olarak, Selçuklu SarayınınGül Bahçesi seçildi. Halen müze olarak kullanılan Mevlâna Dergâhı'ndaki bugünkü yerine defnolundu.

Sultânü'I-Ulemâ ölünce, talebeleri ve müridleri bu defa Mevlâna'nın çevresinde toplandılar. Mevlâna'yı babasının tek varisi olarak gördüler. Gerçekten de Mevlâna büyük bir ilim ve din bilgini olmuş, İplikçi Medresesi'nde vaazlar veriyordu. Vaazları kendisini dinlemeye gelenlerle dolup taşıyordu.

Mevlâna 15 Kasım 1244 yılında Şems-i Tebrizî ile karşılaştı. Mevlâna Şems'de "mutlak kemâlin varlığını" cemalinde de "Tanrı nurlarını" görmüştü. Ancak beraberlikleri uzun sürmedi. Şems aniden öldü.

Mevlâna Şems'in ölümünden sonra uzun yıllar inzivaya çekildi. Daha sonraki yıllarda Selâhaddin Zerkûbî ve Hüsameddin Çelebi, Şems-i Tebrizî'nin yerini doldurmaya çalıştılar.

Yaşamını "Hamdım, piştim, yandım" sözleri ile özetleyen Mevlâna 17 Aralık 1273 Pazar günü Hakk' ın rahmetine kavuştu. Mevlâna'nın cenaze namazını Mevlâna'nın vasiyeti üzerine Sadreddin Konevî kıldıracaktı. Ancak Sadreddin Konevî çok sevdiği Mevlâna'yı kaybetmeye dayanamayıp cenazede bayıldı. Bunun üzerine, Mevlâna'nın cenaze namazını Kadı Sıraceddin kıldırdı.

Mevlâna ölüm gününü yeniden doğuş günü olarak kabul ediyordu. O öldüğü zaman sevdiğine yani Allah'ına kavuşacaktı. Onun için Mevlâna ölüm gününe düğün günü veya gelin gecesi manasına gelen "Şeb-i Arûs" diyordu ve dostlarına ölümünün ardından ah-ah, vah-vah edip ağlamayın diyerek vasiyet ediyordu.

"Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız!
Bizim mezarımız âriflerin gönüllerindedir" 

ESERLERİ

MESNEVİ

Mesnevî, klâsik doğu edebiyatında, bir şiir tarzının adıdır. Sözlük anlamıyla "İkişer, ikişerlik" demektir. Edebiyatta aynı vezinde ve her beyti kendi arasında ayrı ayrı kafiyeli nazım şekillerine Mesnevî adı verilmiştir.

Her beytin aynı vezinde fakat ayrı ayrı kafiyeli olması nedeniyle Mesnevî'de büyük bir yazma kolaylığı vardır. Bu nedenle uzun sürecek konular veya hikâyeler şiir yoluyla söylenilecekse, kafiye kolaylığı nedeniyle mesnevî tarzı seçilir. Bu suretle şiir, beyit beyit sürüp gider.

Mesnevî her ne kadar klâsik doğu'şiirinin bir şiir tarzı ise de "Mesnevî" denildiği zaman akla "Mevlâna'nın Mesnevî'si"gelir. Mevlâna Mesnevî'yi Çelebi Hüsameddin'in isteği üzerine yazmıştır. Kâtibi Hüsameddin Çelebi'nin söylediğine göre Mevlanâ, Mesnevî beyitlerini Meram'da gezerken,otururken, yürürken hatta semâ ederken söylermiş, Çelebi Hüsameddin de yazarmış.

Mesnevî'nin dili Farsça'dır. Halen Mevlâna Müzesi'nde teşhirde bulunan 1278 tarihli, elde bulunan en eski Mesnevî nüshasına göre, beyit sayısı 25618 dir.

Mesnevî'nin vezni : Fâ i lâ tün- Fâ i lâ tün - Fâ i lün'dür

Mevlâna 6 büyük cilt olan Mesnevî'sinde, tasavvufî fikir ve düşüncelerini, birbirine ulanmış hikayeler halinde anlatmaktadır.

DİVAN-I KEBİR


Dîvân, şairlerin şiirlerini topladıkları deftere denir. Dîvân-ı Kebîr "Büyük Defter" veya "Büyük Dîvân" manasına gelir. Mevlâna'nın çeşitli konularda söylediği şiirlerin tamamı bu divandadır. Dîvân-ı Kebîr'in dili de Farsça olmakla beraber, Dîvân-ı Kebîr içinde az sayıda Arapça, Türkçe ve Rumca şiir de yar almaktadır. Dîvân-ı Kebîr 21 küçük dîvân (Bahir) ile Rubâî Dîvânı'nın bir araya getirilmesiyle oluşmuştur. Dîvân-ı Kebîr'in beyit adedi 40.000 i aşmaktadır. Mevlâna, Dîvân-ı Kebîr'deki bazı şiirlerini Şems Mahlası ile yazdığı için bu dîvâna, Dîvân-ı Şems de denilmektedir. Dîvânda yer alan şiirler vezin ve kafiyeler göz önüne alınarak düzenlenmiştir.

MEKTUBAT

Mevlâna'nın başta Selçuklu Hükümdarlarına ve devrin ileri gelenlerin.e nasihat için, kendisinden sorulan ve halli istenilen diıü ve ilmi konularda ise açıklayıcı bilgiler vermek için yazdığı 147 adet mektuptur. Mevlâna bu mektuplarında, edebî mektup yazma kaidelerine uymamış, aynen konuştuğu gibi yazmıştır. Mektuplarında "kulunuz, bendeniz" gibi kelimelere hiç yer vermemiştir. Hitaplarında mevki ve memuriyet adları müstesna, mektup yazdığı kişinin aklına, inancına ve yaptığı iyi işlere göre kendisine hangi hitap tarzı yakışıyorsa o sözlerle ve o vasıflârla hitap etmiştir.

Fİ Hİ MA Fİ H


Fîhi Mâ Fih "Onun içindeki içindedir" manasına gelmektedir.. Bu eser Mevlâna'nın çeşitli meclislerde yaptığı sohbetlerin, oğlu Sultan Veled tarafından toplanması ile meydana gelmiştir. 61 bölümden oluşmaktadır. Bu bölümlerden bir kısmı, Selçuklu Veziri Süleyman Pervane'ye hitaben kaleme alınmıştır. Eserde bazı siyasi olaylara da temas edilmesi yönünden, bu eser aynı zamanda tarihi bir kaynak olarak da kabul edilmektedir. Eserde cennet ve cehennem, dünya ve âhiret, mürşit ve mürîd, aşk ve semâ gibi konular işlenmiştir.

MECÂLİS-İ SEB'A

(Yedi Meclis) Mecâlis-i Seb'a, adından da anlaşılacağı üzere Mevlâna'nın yedi meclisi'nin, yedi vaazı'nın not edilmesinden meydana gelmiştir. Mevlâna'nın vaazları, Çelebi Hüsameddin veya oğlu Sultan Veled tarafından not edilmiş, ancak özüne dokunulmamak kaydı ile eklentiler yapılmıştır. Eserin düzenlemesi yapıldıktan sonra Mevlâna'nın tashihinden geçmiş olması kuvvetle muhtemeldir. Şiiri amaç değil, fikirlerini söylemede bir araç olarak kabul eden Mevlâna, yedi meclisinde şerh ettiği Hadis'lerin konuları bakımından tasnifi şöyledir :

1. Doğru yoldan ayrılmış toplumların hangi yolla kurtulacağı.
2. Suçtan kurtuluş. Akıl yolu ile gafletten uyanış.
3. İnanç'daki kudret.
4. Tövbe edip doğru yolu bulanlar Allah'ın sevgili kulları olurlar.
5. Bilginin değeri.
6. Gaflete dalış.
7. Aklın önemi.

Bu yedi meclis'de, asıl şerh edilen hadislerle beraber, 41 Hadis daha geçmektedir. Mevlâna tarafından seçilen her Hadis içtimaidir. Mevlâna yedi meclisinde her bölüme "Hamd ü sena" ve "Münacaat" ile başlamakta, açıklanacak konuları ve tasavvufî görüşlerini hikaye ve şiirlerle cazip hale getirmektedir. Bu yol Mesnevî'nin yazılışında da aynen kullanılmıştır.
Sözleri,

Gel, gel, ne olursan ol yine gel,
İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel,
Bizim dergahımız, umitsizlik dergahı değildir,
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel...

Ben yaşadıkça Kur'an'ın bendesiyim
Ben Hz.Muhammed'in ayağının tozuyum
Biri benden bundan başkasını naklederse


Ondan da bizarım, o sözden de bizarım, şikayetçiyim...


Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız
Bizim mezarımız ariflerin gönüllerindedir...
Güneş olmak ve altın ışıklar halinde
Ummanlara ve çöllere saçılmak isterdim
Gece esen ve suçsuzların ahına karışan
Yüz rüzgarı olmak isterdim....

Aklın varsa bir başka akılla dost ol da, işlerini danışarak yap...

Şu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeyiz
Şu tertemiz tarlaya başka bir tohum ekmeyiz biz...

Hayatı sen aldıktan sonra ölmek, şeker gibi tatlı şeydir
Seninle olduktan sonra ölüm, tatlı candan daha tatlıdır...

Biz güzeliz, sen de güzelleş, beze kendini
Bizim huyumuzla huylan, bize alış başkalarına değil...

Bir katre olma, kendini deniz haline getir
Madem ki denizi özlüyorsun, katreliği yok et gitsin

Beri gel, beri !
Daha da beri ! Niceye şu yol vuruculuk ?
Madem ki sen bensin, ben de senim, niceye şu senlik benlik...

Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol...

Arama Kutusu

Son Konular

Okuyucular

Araç Gereç

Tüm Hakları Saklıdır - TeknoGrafya - Teknoloji Blogum..: 10/01/2009 - 11/01/2009
anarşik çocuksamurai jack